Seyahat Parkı aksiyonları sırasında göstericilere palayla saldırdığı için ‘Palalı Sabri’ olarak bilinen Sabri Çelebi’nin başkanı olduğu argüman edilen fuhuş çetesine ait davanın son duruşması İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Çeteye ilişkin gece kulübünde fuhuşa zorlandığı argüman edilen 62 yabancı asıllı bayanın kurtarıldığı operasyonla başlayan davanın son duruşmasında müştekiler emniyetteki tabirlerini değiştirerek şikayetlerinden vazgeçti.
‘FUHUŞ İTHAMI KIZLARIMI DA YARALIYOR’
ANKA’nın haberine nazaran Sabri Çelebi’nin ağabeyi olan tutuklu sanık Hüseyin Çelebi, mahkemedeki savunmasında şunları söyledi: “Ben, orta sıra gece kulübüne gidiyordum, lakin bu türlü bir olaya şahit olmadım. Yasa dışı hiçbir faaliyet içinde bulunmadım. Silah taşıma üzere bir ihtiyacım hiç olmadı. Hakkımdaki sav ve suçlamaları kabul etmiyorum. Ben, yüksek lisans öğrencisiyim, iki kız çocuğum var. Fuhuşla itham edilmek onları da yaralıyor. Ben, o saatlerde ya konutumda uyuyorum ya da görevimin başındayım. Kardeşlerim olan sanıkların esasen bana talimat verme üzere bir durumları olamaz. Devlet memuruyum.”
Hüseyin Çelebi, mahkeme liderinin ‘Sabri neden yurt dışında’ sorusuna, “Onun orada iş yeri var” diye yanıt verdi.
‘MÜŞTERİLER TÜRKLERİN ÇALIŞMASINDAN RAHATSIZ OLUYOR’
Sabri Çelebi’nin kardeşi olan tutuklu sanık Mehmet Emin Çelebi ise şöyle savunma yaptı: “Ben, soruşturmanın başladığı tarihte aslında cezaevindeydim. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Ben, şirket bünyesindeki Opera isimli gece kulübünde işletmeci olarak çalışıyorum.
Müşterilerimiz yerde Türklerin çalışmasından rahatsız olduğu için yabancı çalıştırıyorduk. Sabri 4 yıldır yurt dışında. Çalışan bayanların bir kısmı yabancı uyrukluydu. Bunların pasaportuna el konulması kelam konusu değildir. Fuhuş savı da gerçek değildir. İşletmemiz bir batakhane değil, kaliteli bir yerdir. Bize bu iftirayı attılar. Bizi fuhuşla itham ettiler televizyonlarda. Biz bu türlü beşerler değiliz.”
‘ÇALIŞMAYA ZORLANMADIM’
Yabancı asıllı mağdur A.O. ise tercüman eşliğinde alınan beyanında emniyetteki tabirini değiştirerek şöyle konuştu: “İlk kere 2014 yılında Türkiye’ye geldim. Son gelişimden bu yana 4 yıldır Türkiye’deyim. Birlikte yaşadığım erkek arkadaşım geçimimi sağlamaktadır. Rastgele bir yerde çalışmadım, kimseden bugüne kadar şikayetçi olmadım. Rastgele bir yerde zorla tutulmadım, çalışmaya zorlanmadım. Pasaportuma kimse el koymadı. Fuhuş yapmam için de zorlayan kimse olmadı. Belgedeki öbür mağdureleri bu evrak nedeniyle tanıyorum. Opera isimli gece kulübüne erkek arkadaşımla birkaç kere gittim. Kollukta bahsedildiği üzere bir söz vermedim lakin imza bana ilişkin. Benim kimseden şikâyetim yok.”
Mağdurlardan 7’sinin avukatları, mahkemedeki beyanlarında şikayetlerinin olmadığını söyledi. Kimi mağdurların avukatı Mehmet Turan Taylak, “Mağdurlar karakolda tutulurken özel avukatları ile beyanları alınmadan, bilerek ve kasıtlı olarak CMK’dan görevlendirilen avukatlarla beyanları alınmıştır. Müştekilere karakolda bilerek sanıklar aleyhine beyan vermeleri için baskı kurulmuş, tabirler bizden gizlenmiştir. Bu durumu öğrendiğimizde hem Silivri hem de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na hata duyurusunda bulunduk. Yönetim mahkemesinde deport kararının iptali için dava açtık. Belgede müvekkillerin fuhşa sürüklendiği beyanları gerçek değil” dedi.
Mahkeme, firari sanıklar Sabri Çelebi ile Müslüm Çelebi hakkındaki yakalama buyruklarının devamına karar verdi. Duruşma sırasında müvekkili Sabri Çelebi’nin Türkiye’ye dönmesi halinde mahkemeden tutuklanmaması tarafında garanti talep eden sanık avukatının bu talebini reddeden mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmederek davayı 25 Ekim 2022 tarihine erteledi. (HABER MERKEZİ)